-
FİLİSTİN VE DİRENİŞ
Bimillahirrahmannirrahim! Değerli arkadaşalar, Değerli hocalarımız! Bu yaşadığımız, ilk değil, görünen o ki son da olmayacak. Aslında yaşadıklarımız artık neler konuşmak gerektiğini değil, neler yapmak gerektiğini çok açık net biçimde göstermesine rağmen, malesef İslam dünyası ve Müslümanlar kötü bir imtihan veriryor. Hatta imtihanı verememiştir de diyebiliriz. Çünkü yüzlerce insanın, herkesin gözü önünde, burnumuzun dibinde öldürülmesini engelleyememiştir. Dolayısıyla burda bizim yapacağımız faaliyetler, konuşmalar, yardımlar hiçbir zaman Müslüman olarak Cenab-ı Hakk’ın bizlere yüklemiş olduğu görevleri yerine getirmiş olduğumuz anlamına gelmez. Tabiyatıyla eylem ağırlıklı bir değerlendirme yapmak lazım. Çünkü artık yaşadığımız olaylar sözün bittiği yerler; Irak daha önce Bosna, Filistin, Afganistan ve diğerleri… Bunlar bize çok açık ve net biçimde şunu söylüyor: 1. Bir…
-
FAS (MAĞRİB) – TÜRKİYE BİLİM VE KÜLTÜR İLİŞKİLERİ
Fas ile Türkiye arasındaki bilimsel ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla düzenlenmiş olan bu bilimsel toplantı için önce ilk adımı atmış olmasından dolayı Tanca Abdelmalek es-Saadi Üniversitesine ve diğer akademik kurumlara en derin takdir ve teşekkürlerimi sunarak sözlerime başlamak istiyorum.Konuya girmeden önce sadece Mağrib- Türkiye ilişkilerini değil, genel olarak İslam ülkelerinin tamamının kendi aralarındaki ilişkilerin düzeyi konusunda şu tespiti yapmak, bu toplantı sonunda bir vizyon ortaya koyabilmek açısından son derece önemli bir hareket noktası oluşturabilecek niteliktedir: Herkesin malumu olduğu üzere İslam ülkelerinin toplam ticaret hacminin %80’i, İslam dünyası dışındaki ülkelerle yapılmakta, kendi aralarında yaptıkları ticaretin oranı ise %20’lerde kalmaktadır. Sebepleri bir yana bu durum İslam ülkelerinin kendi aralarındaki ticari ilişki düzeyinin…
-
BİR EZBER BOZMA GİRİŞİMİ
Farklılıkları birlikteliğe dönüştürmek: Liberal İslam- Sol İslam-Devrimci İslam Yıllar önce ,ülkemizin bir İslam ülkesi olduğu gerçeğini göz ardı ederek Liberal Düşüncenin bu topraklarda kök salmasının zor olduğunu fark eden ve bu sebeple İslam Düşüncesi hakkında bilgilenmek amacıyla benim de içlerinde bulunduğum bazı ilahiyatçıları karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak üzere faaliyetlerine katılmaya davet eden LDT(Liberal Düşünce Topluluğu) ile beraber sürdürdüğümüz entelektüel “tanışma” çabaları esnasında, ABD’de mukim Filistinli bir mühendis olan ve Minaret of Freedom Institiute adlı kuruluşun kurucusu ve başkanı Imaduddin Ahmed’in de katıldığı bir toplantıda, neredeyse İslam=Liberalizm diyecek kadar peşin fikirli bir tebliğ sunan ve bu tür yaklaşımlarıyla kendisine bir piyasa da oluşturduğu anlaşılan bu zat ile aramızda şöyle bir diyalog…
-
İslam Düşüncesinde Hadis Metodolojisi
Klasik hadis usûlü, asıl “hadis” adını almaya layık olan “metin”in tenkidinden ziyade ağırlıklı olarak “isnad” tenkidine önem vermiştir. Bu elbette hiç metin tenkidi yapılmadığı anlamına gelmemektedir. Ancak yapılan bu tür tenkidler son dterece mevzii olup, en azından isnad tenkidine eşdeğer bir öneme sahip olmamıştır. Dolayısıyla klasik hadis usûlünün “isnad merkezli” bir usûl olduğu ve bu sebeple “insan usûlü” olarak adlandırılmaya daha layık olduğunu söylenebilir. jenerik, içindekiler, önsöz ve dizin
-
Bilge Adamlar Dergisi Röportaj: M. Hayri Kırbaşoğlu ile ”İslam Düşüncesi ve Farklı Okuma Biçimleri” Üzerine
Röportaj: Bilge Adamlar Dergisi, Yıl: 2008 – Sayı: 19-20 İnsanın ontolojik farklılığının, yine insanlar arasındaki düşünsel farklılıkla yakından bir ilişkisi var mı? İslam düşüncesi okullarını bu çerçevede ele alabilir miyiz? İnsanın söz konusu olduğu her durumda daima bir farklılaşma ve değişimle karşılaşma ihtimali mevcuttur. Kişisel özellikler, cinsiyet, yaş, sınıf, sosyal ve kültürel arka plan, eğitim ve ekonomik durum gibi pek çok değişkene bağlı olarak insanlar arasında düşünce farklılıklarının ortaya çıkması da adeta kaçınılmaz bir hale gelmektedir. İnsan ürünü bir düşünce olarak İslam düşüncesi de bu durumun bir örneğidir ve bu bakımdan diğer düşünce sistemlerinden farklı bir istisna değildir. Kaldı ki bu ampirik gerçeği bizzat insanın yaratıcısı olan Allah-u Taala Kur’an’da…
-
BATI’NIN DOĞU’YA ATTIĞI KAZIKLARI ÇIKARMA ZAMANI
Kadim Fir’avn’ın “Kazıklar”ından Modern Fir’avn’ların “Kazıklar”ına “ve Fir’avne zi’l-Evtâd ellezîne tağav fi’l-bilâd”(89,el-Fecr,10) İlerlemeci tarih anlayışının sonucunda, insanlığın dinlerin, yani dogmatizmin esaretinden kurtularak aklın ve bilimin aydınlığında ve nurlu yolunda ilerleme vaatleri ile sekülerizmi icat eden ve bu zihniyet temelinde yeryüzünde ulus devletler şeklindeki yapılanmaları, bazen ideal diye yutturup, bazen de dayatan Batı’nın dünyayı, İslam Dünyasını ve bu dünyanın bir parçası olarak ülkemizi ne hallere soktuğunu sorgulamak için sayısız fırsatı kaçırdık, bari önümüzdeki şu son fırsatı bari kaçırmayalım: Batı’lı seküler dünya görüşünün ürünü olan ideolojilerin – Darvinizm, Rasyonalizm, Pozitivizm, Nihilizm, Hedonizm, Komünizm, Kapitalizm, Liberalizm, Modernizm, Post-Modernizm, Neo-Liberalizm v.b. “-izm”lerin – yeryüzünü nereye götürdüğüne ve insanlığa ne verdiğine bir bakmanın tam da…
-
AİLELER NİÇİN ÇÖKÜYOR?
AİLELER NİÇİN ÇÖKÜYOR? Bir İslam Ülkesi olmasına rağmen, ülkemizde aile müessesesinin tehditlerle karşı karşıya bulunması, korumasız bırakılması ve boşanmaların giderek artması, nikahsız birlikteliklerin ve çocuk yapmaktan kaçınma eğilimlerinin artması, aslında ülkemiz için sık sık kullanılan %99’u Müslüman şeklindeki içi boş söylemle hepimizin aldatılmış olmasındandır. Bırakınız İslam’la sadece pamuk ipliği ile bağlanmış olanları, en iddialı dindarlarımızın bile gerçek anlamda ne kadar Müslüman olduğu tartışmaya açıktır. Sadece aile değil daha pek çok konuda Müslümanların bu yüzyıldaki perişan hallerine bakarak ,daha önce “Bu Müslümanlıkla buraya kadar!” başlıklı bir yazı yazmıştık. Zira atadan dededen miras alıp hiçbir sorgulamadan geçirmediğimiz, okuyarak, inceleyerek, araştırarak kendi kendimize inşa etmediğimiz geleneksel “İslam’ın şartı beştir” Müslümanlığı ile, çağın meydan…
-
İRAN–TÜRKİYE BİLİMSEL VE KÜLTÜREL İŞBİRLİĞİ PERSPEKTİFİ
Hemen her vesileyle Türkiye ile İran arasındaki sınırın yaklaşık dört yüz yıl hiç değişmeksizin devamlılığını koruduğu gerçeği, sık sık her iki tarafça memnuniyetle,biraz da gururla dile getirilen bir husustur.Gerçekten de son yıllarda İran ile Türkiye arasında siyasi ,iktisadi ve güvenlik alanlarında görülen müspet gelişmeler,bu alanlarda yaşanan olumlu açılımlar hem her iki kardeş Müslüman ülke,hem de bölgedeki diğer İslam ülkeleri açısından fevkalade önemi haiz olan hususlardır.Bugüne kadarki sürece bakıldığında ,bu müspet gelişmelerin giderek artacağı,genişleyeceği ve güçleneceği konusunda zihinlerde herhangi bir şüpheye mahal bırakmamaktadır. Siyasi,ekonomik ve güvenlik alanlarındaki bu sevindirici gelişmelere eşlik etmesi,hatta temel teşkil etmesi gereken kültürel ve ilmi ilişkilerin ise insanı sevindiren ve mutlu eden,hatta her iki kardeş ülkenin gurur…
-
Klasik Hadis Usulünün Problemleri
En kısa ifadeyle Hz. Peygamber’in (s.a.v) İslam’ı diyebileceğimiz sünnetin en önemli kaynağının hadisler olduğu şeklinde genel kanaatin aksine, en önemli kaynağın Kur’an-ı Kerim olduğunu, onun ardından ikinci derecede önemli kaynak olan Mütevatir, Mütevaris veya Yaşayan Sünnetler, ya da ameli tevatür denilen ve müslümanların kitlesel rivayet yoluyla nesilden nesile aktardıkları uygulama ve bilgilerin geldiğini, bugün kütüphanelerimizi dolduran kaynaklardaki hadislerin ise önem ve güvenilirlik bakımından ancak üçüncü sırada yer alabileceğini çeşitli vesilelerle yazılarımızda ifade etmiştik. Sünnet konusunda bize bilgi veren kaynaklar olarak Kur’an-ı Kerim ile mütevatir sünnetlerin sübûtu konusunda bugüne kadar ciddi bir problem söz konusu olamamıştır. Ancak hadislerin sübûtu konusunda ise aynı şeyleri söylemek mümkün değildir. Zira bugün kaynaklarımızda yazıya geçirilmiş…
-
E-İlahiyat Röportaj: Hayri Kırbaşoğlu ve İlâhiyatı
Röpartaj: Ayşe Betül DÖNMEZ, Esma AYGÜN, Hatice CENKIŞ Bu hikâye bir mahalle arkadaşımın yönlendirmesi sayesinde başladı. Lisedeyiz o zaman. Bana dedi ki Hayri, gel seni bir yere götüreyim dedi. Manisa’nın merkezinde bir apartmanda bir katta Manisa Yüksek Öğrenim Talebe Derneğine gittik. Başka dernekler de var din görevlileri cemiyeti, komünizmle mücadele, vs. bir çok grubun bulunduğu platform gibi bir yerdi. Oraya girdik. Benim küçüklükten beri kitap okuma alışkanlığım ve düşkünlüğüm vardır. O alışkanlıkla orada kütüphane daha ziyade ilgimi çekti. Oraya girdikten sonra hayatımın yönünün değiştiğini söyleyebilirim. Kitaplara olan ilgi ve o zaman üniversitede okumakta olan ağabeyler tabi o zaman üniversitede okumak bir ayrıcalık bu dediğim 70’li yıllar. Bu insanlar içerisinde bugün çok…