Bildiriler
-
PERSPEKTİF SORUNU(MUZ)!
Konuya çok farklı bir boyuttan, çok farklı bir yerden, çok farklı bir perspektiften bakmak gerekiyor. Önce özet yapayım: Ahir Zaman İlmihali’nde “ahir zaman” tamlamasını mecazen kullanmıştım. Ama şimdi şu soru ciddi olarak tartışılıyor: Gerçekten ahir zaman ciddi olarak yaklaştı mı? Yani gezegen, ciddi olarak tehdit altında mı? Şu anda bütün dünyada ciddi olarak tartışılıyor ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olduğumuz giderek daha fazla dile getiriliyor. Bu perspektifte, yani sahipsiz olan gezegene sahip çıkmak anlamında nasıl bir bakış açısı geliştirebiliriz? Bu noktada, özellikle İslam dünyasının bakış açısındaki sapmalar, perspektif bozuklukları nelerdir? Bunlar üzerine bir deneme yapmak istiyorum. Ahir Zaman İlmihali’nde iki anlamda İslam’ı kullanmıştık: genel olarak bütün dinlerin adı olarak…
-
GÜNÜMÜZ İSLAM DÜŞÜNCESİNİN 5 (K)sı: Kıtalar, Kişiler, Konular, Kavramlar, Kurumlar
Günümüz İslam Düşüncesi ile İslam Dünyasının siyasi, ekonomik ve sosyal meseleleri üzerinde kafa yoran, düşünce üreten, sistematik çalışmalar yapan ve özellikle bu konuda projeleri olan Müslüman ilim ve fikir insanlarını kast etmekteyiz. Konuyla yakın ilgisi görünse de İslami hareketler ve Müslüman aktivistler kapsam dışı bırakılmıştır[1] . Günümüz İslam Düşüncesi alanında olabildiğince kapsayıcı olmaya itina gösterilmiş olup, ayrımcılıktan şiddetle kaçınılmış ve bu yüzden İslam dünyasının coğrafi, kültürel, etnik, mezhebi hiçbir bölgesi dışarıda bırakılmamıştır. Müslüman olmayıp bu alanda faaliyet gösteren ilim ve fikir insanlarına da gerektiğinde işaret edilecektir. Burada birinci derecede şu anda hayatta olan kişiler ve kurumlar esas alınacak, gerektiğinde yakın zaman önce vefat edenlere de işaret edilecektir. Burada verilen bilgiler…
-
Yaşayan Sünnet
Araştırma ve Kültür Vakfı – 2009, İstanbul Mustafa Tekin: Bismillahirrahmanirrahim. Çok kıymetli hocamız sayın profosör doktor Mehmet Hayri Kırbaşoğlu beyefendi ile birlikte Sünnet-i Nebeviyye konusu üzerinde, açılımı olacağını umduğum ibr sohbet yapmayı umuyorum. Umarım bereketli olur. Öncelikle istiyorum ki Sünnet’i tanımlayalım. Yani, Sünnet nedir? M.Hayri Kırbaşoğlu: Değerli misafirlere hoş geldiniz diyorum. Ayrıca sizlerle beraber olma fırsatını verdiği için Araştırma ve Kültür Vakfının değerli yöneticilerine, değerli hocalarımıza teşekkürlerimi sunarak sözlerime başlamak istiyorum. Sünnetin ne olduğu noktasında akademik açıdan bir tanım yapmak gerekirse, bir şeyin İslami açıdan “Sünnet” sayılabilmesi için her şeyden önce onu Hazret-i Peygamberin “Peygamber” sıfatıyla yapması lazım. Bu, zihniyet, düşünce veya eylem alanlarının her biriyle de ilgili olabilir. Yani…
-
BİZ NEREYE İSLAM DÜNYASI NEREYE ? -Ne Olacak Bu Türkiye’nin Hali? –
Mağrib (Fas) diyarının Akdeniz sahilindeki güzel şehri Tanca’da Abdu’l-Melik es-Sa’dî üniversitesi bünyesindeki Akdeniz Araştırmaları Merkezi’nin ev sahipliğinde 26-27 Nisan 2006 tarihinde gerçekleştirilen “Mağrib-Türkiye İlişkileri” konulu sempozyumun ardından; 16-17 Haziran tarihlerinde bu defa Marrakeş el-Hamrâ (Kırmızı kent Marrakeş) ünvanlı egzotik Marakeş’te ikinci bir bilimsel toplantı daha yapıldı. Marakeş’teki bu toplantının konusu da ” Arap Dünyasında ve Türkiye’de Siyasi İslami Hareketler” idi. Bu toplantı ise Kadı Iyaz Universitesi Hukuk, Ekonomi ve Sosyal Bilimler Fakültesi bünyesindeki “Anayasal ve Siyasal Araştırmalar Merkezi “nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi. (Bu vesileyle hatırlatalım ki Tanca ” Seyahatname” si ile meşhur seyyah İbn Battûta’nın memleketidir; Marakeş’teki üniversiteye adı verilen Kadı Iyaz ise şemail’e dair meşhur “eş-Şifa” adlı eserin müellifidir.)…
-
NURETTİN TOPÇU 100 YAŞINDA: 1. TÜRKİYE AHLAK ŞURASI
Aslında bu toplantıyı bir önceki yazımızda işaret etmeye çalıştığımız üzere, sadece yöneticilerimizin ve İslami kesimin Topçu’ya nasıl sırt çevirdiğini ortaya koyan bir gösterge olarak değerlendirmek yeterli değildir. Zira bu toplantı, aynı zamanda ülkenin nereye doğru gitmekte, bilhassa sözüm ona İslami kesimlerin nasıl bir imtihan geçirmekte olduğu konusunda da önemli ipuçları sunan bir gözlem evi, bir toplumsal laboratuar görevi de gördü benim için. Bu defa da sizlerle bu gözlem ve müşahedelerimi paylaşmaya çalışayım. İSLAM AHLAKI Hemen belirtelim ki toplantı Nurettin Topçu anısına düzenlenmiş olsa da, bütün tebliğler Topçu üzerine değil ama ahlak üzerine idi. Dolayısıyla açılış oturumundan sonraki ana oturumların ilki, benim de tebliğci olarak katıldığım “İslam Ahlakı” başlıklı oturum idi.…
-
Biz de başımıza Bilge-Kral’lar istiyoruz
DOĞUDAN dergisinin son sayısında “Ruh İkizleri: Nurettin Topçu ve Ali Şeriati” başlıklı bir yazı yazmış, bu yazının yerine aslında Nurettin Topçu ağzından iktidara yönelik bir mektup yazmayı planladığımı, ancak bunu erteleyerek, yerine yukarıda adı geçen yazıyı kaleme aldığımı belirtmiştim. Mamafih Nurettin Topçu’nun ağzından böyle bir mektup yazmaktan tamamen vazgeçmiş değilim. Ancak böyle bir mektup yazmak şu anda söz konusu olmasa da, onun yerine bir ölçüde kâim olabilecek bir yazı ile bir deneme yapmak ta fena bir fikir değildi. Nitekim “Nurettin Topçu 100 yaşında: 1. Türkiye Ahlak Şûrâsı” serlevhalı toplantıya hem bildiri sunan, hem de toplantıyı başından sonuna kadar takip eden biri olarak epey malzeme de elime geçince, bu fikri fiiliyata…
-
KÜRESELLEŞME KARŞISINDA ÇAĞDAŞ İSLAM DÜŞÜNCESİ VE GÜNÜMÜZ İSLAM DÜNYASI
11 Ekim 2004 Kürselleşmenin olumsuzluklarına karşı Asya’dan, Asya’nın en önemli medeniyet ve kültür havzalarının başında gelen İslam Dünyasından yükselen güçlü bir ses olarak Doğu Konferansı Girişimi, Irak’ın işgalinin hemen akabinde Türkiye’deki bir grup aydının başlattığı bir girişimdir. Ülkedeki farklı eğilimleri (mesela dinli-dinsiz, müslüman-hristiyan, sağcı-solcu, şii-sünni v.b.) aynı ortak payda etrafında kolayca toplama başarısını gösterdikleri bu girişim, özetle, siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel olarak kendisini, bölgesini, hatta gezegeni tehdit altında gören ve hisseden vicdanların gür bir sesle haykırışı ve kararlı bir dayanışmasıdır. Kendiliğinden ve tamamen sivil bir birliktelik olarak bu girişimin kendine isim olarak Doğu Konferansı’nı seçmiş olması da ayrıca anlamlıdır. Genellikle sanatçı, yazar, akademisyen, gazeteci, siyasal aktivist, serbest meslek erbabı,…
-
ÇAĞDAŞ DÖNEMDE KELAM GELENEĞİ VE HADİS ARAŞTIRMALARI
03.11.2016 A.Ü.İ.F. Ankara Çağdaş Kelam, Kronolojik Olarak Teolojik Tartışmalarla Başlayan Metodolojik Hadis İncelemelerinden Niçin El Etek Çekti? Tarihi Arka plan: 1. Hadis Araştırma ve İncelemelerinde kronolojik olarak Ehl-i Hadis mi yoksa Ehl-i Re’y mi öncü role sahipti (Sahabe, tabiûn döneminde ve İslam Düşüncesinin teşekkül devrinde isnat tenkidi mi metin tenkidi mi önceydi?). 2. Hadis İnceleme ve araştırmaları gerçekten teolojik tartışmalar olarak mı başladı?. 3. Ehl-i Hadis Ehl-i Re’y ayrımına sosyo-kültürel yaklaşım denemesi(Ehl-i hadis içe Ehl-i Re’y ise dışa yönelik çabalar mıdır?). 4. Ehl-i Re’y kavramının içeriğine dair çağdaş araştırmaların sonuçları (Hem Klasik hem de Çağdaş dönemde Hanefiler, Malikiler, Zeydiyye, Usulî İmamiler, Mutezile ve İbadiyye, Kur’an ve eleştirel akıl merkezli bir…
-
İslam Dünyası’nın Problemleri ve Çözüm Önerileri
Yer: Adıyaman Üniversitesi 15/12/2015 “ülkemiz, İslam Dünyası ve kabaca Batı diyebileceğimiz üç eksen çerçevesinde neredeyiz, nereye gidiyoruz, ne yapmalıyız?” sorularına cevap aradı. Küreselleşme olgusuyla karşı karşıya olduklarını belirten Prof. Dr. KIRBAŞOĞLU son 20-30 yılda yaşanan gelişmelerin İslam’la ilgili tartışmaların çok farklı bir perspektifte ele alınması zarureti olduğunu söyledi. Prof. Dr. KIRBAŞOĞLU şöyle konuştu: “Ülkemiz İslam Dünyası ve kabaca Batı diyebileceğimiz üç eksen çerçevesinde neredeyiz, nereye gidiyoruz, ne yapmalıyız? Sorularına kendi mütevazı birikimim çerçevesinde cevap aramaya çalışacağım. Tabiatıyla başlangıçta şuna işaret edilmesi gerekir; burada İslam Dünyası’nın problemleri ve çözüm önerileri konulu bir başlık sizlere sunuldu. Ancak son 20-30 yılda yaşanan gelişmelerden sonra artık İslâmla ilgili tartışmaların çok farklı bir perspektifle yeniden…
-
İslam Dünyasında Birlik Bilinci
ESAM ÇARŞAMBA KONFERANSLARI – ANKARA,04/04/2007 Ele almak istediğim konu aslında akademik bir konu olmaktan ziyade İslam dünyası için ve biz Müslümanlar için var oluşsal önemi olan bir problem. Müslümanlığı yaşanması hayata geçirilmesi gereken bir hedef ve ideal olarak kabul eden ve bunu sağlıklı bir biçimde gerçekleştirebilmek için İslam konusunda bilimsel bilginin zorunlu ve kaçınılmaz olduğuna inanan ve bu noktaya gelmiş bir insan olarak, akademik olanlar da dahil bütün çalışmalarımın nihai hedefinin aslında netice itibariyle yeryüzünde İslami bir var oluşun imkanlarını araştırmak ve imkan nispetinde İslami var oluşu gerçekleştirmek için katkıda bulunmak olduğunu belirtmem gerekir. Bu ise şüphesiz her Müslüman’ın en tabii görevidir. Bu perspektiften yola çıkıldığında zaten İslam ve İslam…