Yazılar
-
Ülke(leri)mizde (hangi) kriz derinleşiyor
Ülke(leri)mizdeki entelektüel fakirleşme, çoraklaşma, sathileşme, kısırlaşma sürecinin giderek bir krize dönüşme eğilimine girdiği, bütün hızıyla yokuş aşağı yol aldığı bir dönemde bu sürecin kısa sürede tersine döneceğini beklemenin safdillik olacağı kanaatinden yola çıkarak, meselelere ve olaylara ters açıdan bakmaya, akıntıya kürek çekmeye, egemen ve yaygın yaklaşımları çekinmeden sorgulamaya “durun kalabalıklar burası çıkmaz sokak…” diye haykırmaya devam diyoruz, bu can bu bedende oldukça da haykırmaya devam edeceğiz. Hemen her yerde, önce Sovyet Sosyalist Bloku’nun, buna bağlı olarak Sosyalizmin çöktüğü, ardından da tek kutuplu Kapitalist/Neo-Liberalist politikaların iflas ettiği söyleminin dillere pelesenk edildiği bir dönemde, herkesin ciddi bir endişe içerisinde, harıl harıl insanlığın geleceği konusunda yoğun bir arayış içerisine girmesi beklenirken, bu yönde…
-
İslami Medyanın İslamla İmtihanı
Bu başlık altında bir değerlendirme yapabilmek için önce “İslami Medya” kavramını netleştirmek ve sonra da başlangıçtan bu güne kadar ortaya çıkan gelişmeleri ve değişimleri masaya yatırmak, ardından da hatasıyla sevabıyla insaflı bir değerlendirme yapmak gerekir. Böyle bir çalışma elbette geniş bir alanı ve uzun bir zaman dilimini kapsayacağı için bir makale çerçevesinde bunu gerçekleştirmek mümkün değildir. Buna mukabil İslami medyanın bugün geldiği nokta itibarıyla genel bir değerlendirmeye tabi tutulması daha pratik olacaktır. Bu amaçla yapılacak değerlendirmelerin de büyük ölçüde kişisel gözlemlere ve değerlendirmelere bağlı olacağı ortadadır. Zira hemen hiçbir araştırmacı için İslami medya kapsamına giren kanalların uzun sayılabilecek bir süre içerisinde her gün 24 saat boyunca izlenmesi gerçekçi bir…
-
ÜNİVERSİTELERİMİZE DAİR
Üniversitelerimiz konusundaki en büyük sıkıntı, ideolojik fanatizmin ve dogmatik eğilimlerin olumsuz etkilerinden arındırılamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Önemli bir diğer sıkıntı üniversitelerin bilimsel bilgi üretme konusundaki yetersizliğidir. Daha önceki YÖK başkanlarının kamuoyunu yönlendirmek için yapılan bilimsel faaliyet ve yayımların sadece “kantite”sine dikkat çekmeleri, “kalite” konusunda suskun kalmaları aslında durumu açıkça gözler önüne sermektedir. Dünya üniversiteleri arasında Türkiye üniversitelerinin dikkat çekici bir ağırlığından söz etmek ne kadar mümkündür? Her biri kendi alanında dünya çapında parmakla işaret edilen ilim adamları yetişmedikçe, ülkemizde bilimsel faaliyetlerin başarılı olduğundan dem vurmak fevkalade aldatıcıdır. Bu durumun ortaya çıkışında motivasyon ve oryantasyon yetersizliği yanında sistemik problemler de vardır ki, bunların başında ciddi ve gerçekçi bir performans ölçümünün olmayışı,…
-
MÜSLÜMANLAR’IN ÜÇ “ET” İLE İMTİHANI
“Siyasetçinin, aktif siyasetten ayrıldığı gün, siyasete girdiği günden daha fakir olması gerekir” Atinalı hatip ve devlet adamı İsokrates (MÖ.436-338) Kırk yıldır İslami değerlerden ilham alarak siyaset yapmaya çalışanların, bugün gelinen noktada tek başlarına iktidara sahip olmuş görünseler de, aslında iktidarın onlara sahip olduğu, iktidarın bozucu, baştan ve yoldan çıkarıcı etkisinden kendilerini korumada başarılı olamadıkları şeklindeki sık sık dile getirdiğimiz eleştirilerimiz karşısında, zaman zaman siyasi ve entelektüel sohbetler yaptığımız bir dostumuzun beni teyid makamında, daha doğrusu meseleyi özetler mahiyette söylediği – doktorun hastasına et yemeyi yasaklamak için yaptığı tavsiyeye benzer- şu söz, her geçen gün biraz daha anlamlı hale gelmektedir: Üç “et”ten kaçın(ın): Şehv(et), Şöhr(et) ve Rüşv(et) ! Aslında ortada…
-
“FİKİR VE EYLEM”,“ELEŞTİRİ VE MUHALEFET” ZAMANI
Geleneğimize uyarak, ilk olarak buluşacağımız siz değerli okuyucularımıza , bundan sonra yazacaklarımı hangi zaviyeden kaleme alacağım hakkında fikir veren bir mukaddime ile “merhaba” demek istiyorum. Memleketimizde yaygın olan etiketleme ve damgalama hastalığının farkında olan birisi sıfatıyla, muhterem okuyucularımıza yapacağım değerlendirme, tahlil ve tenkitleri takdim etmeden önce, açık ve net olarak nerede durduğumu ve hangi bakış açısına sahip olduğumu ileterek satırlarıma başlamam yerinde olacaktır. Memleketimizdeki hiçbir siyasi partiye üye değilim, hiçbir dini cemaat ya da guruba da mensubiyetim yoktur. İlim ve fikir alanında da hiçbir mezhep, meşrep, fırka, akım ve oluşum arasında ayırım yapmam, her birisinin hakikat adına sahip olduğu pek çok şey olduğunu düşünürüm. Bir başka ifadeyle hakikatleri bulduğuna inanan,…
-
SEÇİMLERİN TEOPOLİTİĞİ: ZAFER KİMİN: NEO- İSLAMCILAR’IN MI, KAPİTALİZM’İN Mİ?
-TÜRKİYE TURUNCULAŞIYOR MU ?– Geçen sayıda İslâmî kesimle Sol kesim arasında bir yakınlaşmanın, diyalog ve işbirliği imkânlarının, hatta İslamî değerlerle kavgalı olmayan bir sol siyasi söylem ve eylem’in ülkemizin geleceği açısından önemli bir şans olabileceği konusunu ele alırken, bir bakıma yapılan bu seçime dair medyada yapılan analizlerin gözden kaçırdığı önemli bir noktaya da parmak basmış olduğumuzu söylemek yanlış olmaycaktır. Ancak gözden kaçırılan bu önemli noktaya gelmeden önce, şu ana kadar yapılan “analizlerin analizine” dair bazı tespitlerimizi sunmakta yarar görüyoruz. Yapılan analiz ve değerlendirmelerin en büyük zaafı, seçimin merkezî kavramının ve temel ekseninin ne olduğunun tespitindeki kafa karışıklığında görülmektedir. İster bilinçli bir görmezlikten gelme, isterse bakış açılarındaki miyopluk sonucu olsun, AKP’nin…
-
HAC VE UMREYİ IRAK’TA, FİLİSTİN’DE, AFGANİSTAN’DA YAPMAK
Ümmetin uleması ve Din ve Fıkıh adamları Irak işgalden kurtuluncaya kadar Hac ve Umre yapılmasının haram kılınmasına dair bir fetva verecek mi? Onu telaşla koşarken gördüm, sanki arkasından birisi kovalıyormuş ta kaçıyor gibiydi. Ne olduğunu sormak için yaklaşmasını bekledim ve yanıma gelince ne olduğunu sordum. Soğuk bir şekilde bana, Cuma namazına yetişmek için camiye gittiğini söyledi. Şayet Müslümanlar namaz için koşuşturdukları kadar Cihad için de koşuştursalardı, Amerika ve İsrail vatanımızı istila edip, ırz ve namusumuzu pâymal edemezdi. Bir başkası karşıma geçip, bir ay kadar önce Umreden döndüğünü, maaşı alır almaz tekrar umreye gideceğini söyledi.. Daha birkaç gün önce bir hacı hanım, ikinci umreden gelen birisini ziyaret etmek için yakındaki bir…
-
KAFA KARIŞTIRICI, MORAL BOZUCU, AMA CAN ALICI SORULAR
Haklılar/Mazlumlar/Mağdurlar , en az , haksızlar , zalimler,ğadredenler kadar cesur olmak zorundadır. Yeryüzünü kasıp kavuran pervasız İSRAİL-ABD- İNGİLTERE şer ittifakına karşı ne yapmalı? İSRAİL-ABD-İNGİLTERE’NİN ” çıkar merkezli “nefsani-şeytani” cihad’ına karşı İSLAM DÜNYASININ evrensel ahlaki değerler merkezli “ahlakî-Rahmani” cihad’ı, direnişi, protestosu, sivil itaatsizliği, dayanışması, nerede? Bütün bunları İslam dünyasının yöneticilerinden beklemenin hiç gerçekçi olmadığı ve artık Müslümanlar olarak kendi geleceğimizi kendimizin belirlemesi gerektiği, hemen her gün -son olarak ta Gazze ve Beyrut’ta -tekrar tekrar ispatlanan bir” apriori (bedihî)” hakikat haline geldi. İslam Dünyasındaki çoğu yönetimlerin amacının gerçekte İslam ve Müslümanların geleceği olmadığını, bilakis onların, asıl amaçları kendi statükolarını sürdürmek olan “Batı’nın çıkarlarının bekçileri” olduklarını hala anlamayan kafalar ve görmeyen gözler…
-
Bidat
Hz. Peygamber bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Her kim dinden olmayan bir şeyi bu dinimize sokarsa, o reddedilmiştir.” Bu hadisiyle Rasûlullah, müslümanlara son derece önemli bir ikazda bulunmuştur. Bu ikaz, dinin aslını korumak ve dinden olmayan şeylerin dine sokulmasına engel olmakla ilgilidir. Gerçekten de bu husus, İslam dini için hayati bir önem arzetmektedir. Zira İslam dini ilahi bir sistem olup, Allah tarafından Hz. Peygamber aracılığıyla bütün insanlığa gönderilmiştir. İslam’a göre, insanların kendi akıllarına göre ortaya attıkları şeyler asla din olamaz, bunlar olsa olsa birtakım felsefi ve akli prensipler olabilir ki, bunlara da din denemez. Bu sebeple bir kimsenin müslüman olabilmesi için Allah tarafından esasları belirlenen İslam dinine hiçbir ilave veya…