-
İslam ve Çağdaşlık
Kur’an’ın kendisinin Allah merkezli olduğu açıkça görülmektedir. Fakat bu derin Allah bilinci yerüzünde ahlaka dayalı sosyo-politik bir düzen kurmakla da çok yakından ve dinamik bir şekilde ilgilidir. Çünkü Kur’an’a göre Allah’ı unutanlar netice olarak kendilerini de unuturlar (59 Haşr, 19) ve bölece her biri kendine ait olan ve bütünlük arzeden şahsiyetleri parçalanır. Muhammed’i, tefekkür etmek için düzenli inzivaya çekildiği Hira mağrasından bird aha oraya dönmemek üzere, toplum içine çıkaran işte bu şuurlu Allah inancıdır. Bu mağaradaki yaşantısından doğan, sadece şirk inancını yok etmek değil aynı zamanda sosyo-ekonomik adaleti gerçekleştirmek kararı ve azimli bir gayret idi. Yer yüzünde iyilik ve adaletin temini için bir toplum kurmayı hedef edinmişti. Yani, benim Allah…
-
İmamların Fıkhi İhtilaflarında Hadislerin Rolü
Fıkhî konularla bir ihtilaf meydana gelmiş ise; Bu gibi durumlarda Kur’an-ı Kerimden sonra devreye Hadis-i Şerif’ler girer. Bu eserin hazırlanmasındaki ana sebepler de bununla ilgilidir. Konulara ihtilaf noktasından bakılacağı için şu yöntemler takip edilmiştir. İmamların nazarında Hadislerin değeri nedir? Hadislerle amel etmek ne zaman caiz olur? İmamların Hadisleri anlamadaki ihtilafları nelerdir? Görünüşte birbiriyle çelişen hadisler karşısında takip edilecek yöntem nedir? Hadislere olan bağlılıkların farklı seviyelerde olmasından doğan ihtilaflar nelerdir? Mezhep İmamlarının, Sünnet’e olan bağlılıklarının farklı olmasından doğan ihtilâflarının açıklanması nasıldır? Bir de pek çok kimsenin, anlama ve îzah etmede güçlük çektiği bazı şüpheler de ele alınmıştır. jenerik, içindekiler, önsöz ve dizin
-
KARDEŞLERİNİ TANIMAYAN MÜSLÜMANLAR ÜLKESİ TÜRKİYE
İSLAM DÜNYASINI SADECE İŞGALE UĞRAYINCA HATIRLAMAK YETMEZ İslam, İslam Dünyası, İslam Medeniyeti, İslam coğrafyası, ülkemizin de bir parçası olduğu medeniyet havzasının en genel anlamdaki kavramlarla ifadesidir. Mağrip’ten Endonezya’ya, Balkanlar’dan ve Asya’nın içlerinden Yemen’e ve Afrika’nın güneyine kadar üç kıtaya yayılmış geniş bir alanı, ayrıca Avrupa ve Amerika’daki milyonları içine alan bu muazzam dünya şu anda birçok ulus devletlere, krallıklara, emir(prens)liklere – Batı tarafından kendi çıkarlarını garanti altına almak amacıyla parçalanmış ve toparlanıp Batı’nın sömürgeci – şu sıralarda işgalci ve katliamcı- politikalarına başkaldırmaması için sürekli problem oluşturacak şekilde suni olarak – bölünmüş olsa da, “İslam” on beş asırdan beridir hala bu dünyayı bir arada tutma konusunda eşsiz gücünü ve etkisini sürdürmeye…
-
İslam’ı Laikleştirme Girişimine Teolojik Katkının İmkanı Üzerine
– İslam’ın Özünde Laik Olduğu Söyleminin Analizi – Giriş Yerine: İslam Dünyası ve Laiklik İslam dünyasında seküler temele dayalı laiklik genelde batılı güçlerin teşvik ve desteğinde, batılılaşmış veya Batıcı siyasal elitler eliyle yaygınlaştırılmaya veya dayatılmaya çalışılan bir değişim olgusu olarak sürekli bir gerilim konusu olagelmiştir. Maamafih bu değişimi meşrulaştırmak amacıyla laikliğin İslam’a veya İslam’ın laikliğe aykırı olmadığı yolunda birtakım iddialar ileri sürülmüşse de, bu iddialar İslam dünyasında genel olarak Müslümanlar, İslam uleması ve İslam mütefekkirleri tarafından kabul görmek şöye dursun fazlaca ciddiye de alınmamıştır. Bunun sebebi çok açıktır: İslam toplumlarını laikleştirme çabaları İslam dünyasının sahici bir talebi olmaktan ziyade, bu toplumlara dayatılan bir proje olarak ortaya çık(arıl)mış ve tabii olarak…
-
İSLAM ÜLKELERİNİN DIŞA BAĞIMLILIĞININ TEOPOLİTİK ANALİZİ
İslam Dünyası Atlas okyanusundan Endonezya’ya, Orta Asya’dan Yemen’e, Balkanlar’dan Afrika’nın içlerine uzanan bir coğrafyada yaşayan bir buçuk milyar nüfusuyla Müslümanlar, gezegenimiz üzerinde yaşayan toplam nüfusun yaklaşık dörtte birini oluşturmaktadırlar. Elli yedi devlet olarak bu coğrafyada teşkilatlanmış olan Müslümanlara ilaveten, beş kıtada azınlık olarak yaşayan Müslümanlar da bu sayıya dahildir. Ancak bu ülkelere İslam Dünyası veya İslam ülkeleri adı verilmesi bu devletlerin nüfuslarının tamamen Müslümanlardan oluştuğu anlamına gelmemektedir. Bilakis İslam dünyası, kahir ekseriyeti teşkil eden Müslümanlar yanında Yahudi, Hıristiyan (Süryani, Kıpti, Maruni, v.b.), Zerdüşt, Animist, v.d. din mensuplarının da asırlardan beri bir arada yaşadığı toplumlardır. Hatta bu azınlık din mensuplarının çoğunun bu topraklarda Müslümanlardan önce var olduklarını da hatırlamak yerinde olur.…
-
İSLAM ÜLKELERİNDE İSLAMİ İLİMLER ÖĞRETİMİ : İDEALLER VE GERÇEKLER
Fazlurrahman İslam ve Çağdaşlık adlı eserinde, İslamlaştırma politikaları izleyen bazı İslam ülkelerinin bu yöndeki çabalarını incelerken, bu ülkelerin sonuçta en iddialı oldukları bir alanda beklemedik bir başarısızlıkla karşı karşıya geldiklerinden söz eder.Onun söz ettiği bu alan hiç akla gelmeyen bir alan, yani “İslami bilgi” alanı idi. Bunun da sebebinin, Müslümanların İslam konusundaki malumatlarının bir toplumu ve bir sistemi İslamlaştırmak için yeterli olduğunu zannetmeleriydi. Ama onun söz konusu eserinde ele aldığı ülkelerin asıl başarısızlıklarının en iddialı oldukları bir alanda ortaya çıkmış olması karşısında Fazlurrahman, bu problemin çözümü için atılması gereken adımlardan bahsetmeyi de ihmal etmez ve bu konudan da geniş olarak bahseder. Bu amaçla üzerinde en fazla durduğu ve en önemli…
-
İslam Dünyasında saflar netleşiyor mu?
DİRENİŞÇİLER VE DİYALOGÇULAR AMERİKANCILAR VE ANTİ AMERİKANCILAR KAPİTALİSTLER VE ANTİ EMPERYALİSTLER Hizbullah genel sekreteri ve lideri es-Seyyid Hasan Nasrallah’ın himayesinde gerçekleştirilecek olan, kendisinin de açış konuşması yapacağı, Prof.Dr.Hasan Hanefi’nin ise açılış konferansını vereceği, uluslar arası bir sempozyuma katılmak üzere geldiğim Beyrut’ta kendimi bir anda sıcak gelişmelerin ortasında bulduğumu belirterek sözlerime başlamak istiyorum. Sözünü ettiğim sempozyum 17.7.2008 tarihinde Beyrut’ta el-Mu’tamar ed-Dâim li’l Mukâveme(Sürekli Direniş Konferansı) ile Dâru’l-Hâdî ve Dâru’l-Ma’ârif el-Hikemiyye adlı yayın kuruluşları tarafından ortaklaşa düzenlenecek olan “ İslamcılar ve “Direniş ile Milli projeler arasındaki ilişki” meselesi” konulu sempozyum olup, ben de “ es-Siyase et-Turkiyye ve Mefhûmu’l-Mukâveme (Türk Siyaseti ve Direniş kavramı)” başlıklı bir tebliğ sunmak üzere bu sempozyuma davet edilenler…
-
Prof. Dr. Hasan Hanefi: “Biz” Kalarak Yenilenmek Söyleşi
Prof. Dr. Hasan Hanefi: “Biz” Kalarak Yenilenmek İslamiyat Dergisi, 2002 Kırbaşoğlu: 11 Eylül saldırısını şayet el-Kâ’ide gerçekleştirdiyse, sizce bu saldırı neyi simgelemektedir; yorumunuz nedir? Hanefî: Arap-İslam âlemi, bir çöküş ve ezilmişlik hissi içerisindedir; bu yüzden, Filistin direnişini tanklar, uçaklar, toplar ve füzelere karşı tek başına taş ile mücadele etmek zorunda bırakmıştır. Filistin, Kudüs ve Harem-i Şerif’ in (Mescid-i Aksâ) durumu ortada. Herkes 11 Eylül 2001’i anıyor; ama kimse 29 Eylül 2000’i hatırlamıyor. 11 Eylül, önceki Eylül’e karşı bir tepkinin sonucudur. Yasir Arafat’ı ablukaya alan ve İsrail’ i destekleyip silahlandıran ABD, Yasîr Arafat’ı terörist, direniş hareketini de terörizm olarak nitelendirdiği hâlde, lsrail’i hiçbir şekilde terörist olarak nitelendirmemektedir. Bu durum karşısında, gücün…
-
İslam Dünyası’nın Problemleri ve Çözüm Önerileri
Yer: Adıyaman Üniversitesi 15/12/2015 “ülkemiz, İslam Dünyası ve kabaca Batı diyebileceğimiz üç eksen çerçevesinde neredeyiz, nereye gidiyoruz, ne yapmalıyız?” sorularına cevap aradı. Küreselleşme olgusuyla karşı karşıya olduklarını belirten Prof. Dr. KIRBAŞOĞLU son 20-30 yılda yaşanan gelişmelerin İslam’la ilgili tartışmaların çok farklı bir perspektifte ele alınması zarureti olduğunu söyledi. Prof. Dr. KIRBAŞOĞLU şöyle konuştu: “Ülkemiz İslam Dünyası ve kabaca Batı diyebileceğimiz üç eksen çerçevesinde neredeyiz, nereye gidiyoruz, ne yapmalıyız? Sorularına kendi mütevazı birikimim çerçevesinde cevap aramaya çalışacağım. Tabiatıyla başlangıçta şuna işaret edilmesi gerekir; burada İslam Dünyası’nın problemleri ve çözüm önerileri konulu bir başlık sizlere sunuldu. Ancak son 20-30 yılda yaşanan gelişmelerden sonra artık İslâmla ilgili tartışmaların çok farklı bir perspektifle yeniden…
-
İslam Dünyasında Birlik Bilinci
ESAM ÇARŞAMBA KONFERANSLARI – ANKARA,04/04/2007 Ele almak istediğim konu aslında akademik bir konu olmaktan ziyade İslam dünyası için ve biz Müslümanlar için var oluşsal önemi olan bir problem. Müslümanlığı yaşanması hayata geçirilmesi gereken bir hedef ve ideal olarak kabul eden ve bunu sağlıklı bir biçimde gerçekleştirebilmek için İslam konusunda bilimsel bilginin zorunlu ve kaçınılmaz olduğuna inanan ve bu noktaya gelmiş bir insan olarak, akademik olanlar da dahil bütün çalışmalarımın nihai hedefinin aslında netice itibariyle yeryüzünde İslami bir var oluşun imkanlarını araştırmak ve imkan nispetinde İslami var oluşu gerçekleştirmek için katkıda bulunmak olduğunu belirtmem gerekir. Bu ise şüphesiz her Müslüman’ın en tabii görevidir. Bu perspektiften yola çıkıldığında zaten İslam ve İslam…